Türkiye'nin İklim Sorunları ve Kömür Bağımlılığı
Türkiye’nin İklim Politikasındaki Eksiklikler ve Kömür Bağımlılığının Ekonomik ve Çevresel Maliyetleri

Türkiye’nin İklim Kriziyle Mücadele Stratejileri: Kayıp Zarar Fonu ve Kömürden Çıkışın Geri Kalması
Küresel iklim değişikliği, ülkelerin ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini yeniden gözden geçirmelerine neden olmaktadır. Türkiye, bu bağlamda iklim krizinin yönetimi ve sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda çeşitli uluslararası tartışmaların merkezindedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) sırasında kabul edilen Kayıp Zarar Fonu, iklim krizinin olumsuz etkilerini en fazla yaşayan ülkeler için bir umut ışığı olarak değerlendirilmiştir. Ancak, bu fonun etkinliği ve katkıları, Türkiye'nin ulusal stratejileri ve iklim politikaları bağlamında sorgulanmaktadır.
Kayıp Zarar Fonu: Uluslararası Cevap
COP28 zirvesinde kabul edilen Kayıp Zarar Fonu, iklim krizi nedeniyle oluşan geri dönüşü olmayan hasarları telafi etmek amacıyla oluşturulmuştur. Gelişmiş ülkelerin bu fona taahhüt ettiği toplam miktar, 700 milyon dolardan biraz fazladır ve bu rakam, gelişmekte olan ülkelerin yıllık kayıp ve zararlarının çok küçük bir kısmını karşılamaktadır. Çalışmalar, gelişmekte olan ülkelerdeki yıllık kayıp ve zararın 400 milyar dolardan fazla olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, fonun yetersiz kaldığı ve daha fazla katkıya ihtiyaç duyulduğu açıkça görülmektedir. Ayrıca, fonun sürekli olarak hibe şeklinde sağlanması ve şeffaf yönetim ilkelerinin benimsenmesi gerektiği uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır.
Türkiye'nin İklim Politikaları ve Kayıp Zarar Fonu
Türkiye, Kayıp Zarar Fonu kapsamındaki ülkeler arasında yer almamaktadır. Bu durum, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele stratejileriyle ilgilidir. Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltma hedefleri net ve kararlı değildir; ayrıca, kömür ve diğer fosil yakıtların kullanımından kademeli olarak çıkış stratejisi de belirsizliğini korumaktadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin Türkiye’nin Kayıp Zarar Fonu'nda yer almasının “elzem” olduğunu belirtmesi, Türkiye'nin bu fonla ilgili ilgisini göstermektedir. Ancak, Türkiye’nin bu fonun gerektirdiği iklim adaleti sorumluluklarına ne ölçüde uyduğu tartışmalıdır.
**Kömürden Çıkış ve Enerji Politikaları**
Türkiye’nin kömür kullanımına ilişkin politikaları, uluslararası enerji geçişi trendlerinin gerisinde kalmaktadır. Dünya genelinde birçok ülke, kömürden temiz enerjiye geçiş için ittifaklar oluşturmaktadır. ABD, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler kömür santrallerini kapatma hedefleri koyarken, Türkiye'nin kömürden çıkış stratejisi oldukça sınırlıdır. Türkiye’de kömürle üretilen elektriğin oranı giderek artmakta ve 2022 yılında kömürlü termik santraller, üretilen elektriğin %34,6'sını sağlamıştır.
Sonuç
Türkiye’nin iklim değişikliği stratejilerinde yaşanan gecikmeler, ekonomik ve çevresel maliyetleri artırmaktadır. Kömür kullanımı ve sera gazı emisyonları konusunda net hedeflerin olmaması, ülkenin hem uluslararası iklim fonlarından yararlanma hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından karşılaşacağı sorunları derinleştirmektedir. Küresel iklim krizine karşı etkili bir mücadele için Türkiye’nin, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha proaktif ve kararlı bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, ekonomik ve ekolojik açıdan ciddi maliyetlerle karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır.