Türklerin En Eski Stel Anıtı: Bugut Yazıtı
Türklerin Tarihinde Bir Dönüm Noktası: Bugut Yazıtı ve Türk Kimliğinin İlk İzleri

Türk tarihinin derinliklerine indiğimizde, karşımıza çıkan en önemli dönüm noktalarından biri şüphesiz Bugut Yazıtı'dır. Bu yazıt, sadece bir metin parçası değil, aynı zamanda Türk kimliğinin ilk yazılı izlerini taşıyan, kadim bir kültürün mirasına açılan bir kapıdır.
Bugut Yazıtı Nedir?
Türklerin bilinen en eski anıtsal eseri, 1956 yılında Moğol arkeolog Ts. Dorzhsuren tarafından Moğolistan'ın Arahangai bölgesinde keşfedilen Bugut Steli olarak kabul edilmektedir. Bu stel, başlangıçta bir kaplumbağa kaidesi üzerinde duruyordu, ancak daha sonra yere düşmüştür. Yazıt, Soğd yazısı ve okunamayan rünik işaretlerle kazınmıştır.
Stelin ana kısmında, 7.-9. yüzyılların anıtlarında sıkça görülen kağan sembolleri yerine, bir dişi kurt figürü yer almaktadır. Bu figür, Türk mitolojisinde önemli bir yeri olan, bir kurdun emzirdiği çocuk efsanesini temsil eder. Bu efsane, Türk Kağanlarının kraliyet sembollerinde de görülür; sancakları altın bir kurt başı ile taçlandırılmıştır.
Bugut Yazıtı, Türk Kağan ailesi Aşina'nın onuruna dikildiğine inanılan bir anıttır ve MS 551-630 yılları arasındaki ilk Türk hanedanı dönemine aittir. Bugut Yazıtı'nda geçen "tr-’wkt" (Türkler) ifadesi, günümüze ulaşmış en eski yazılı belgelerden biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, Aşina kabilesinin adı Çin kaynaklarında "A-shi-na" (Aşina) olarak geçerken, Bugut Yazıtı'nda "Aşinas" şeklinde kaydedilmiştir. Bu isim, Karabalgasun Yazıtı'nda da tespit edilmiştir.
Bugut Yazıtı, Türk tarihi ve kültürü açısından büyük bir öneme sahiptir ve Türklerin kökenlerine ışık tutan değerli bir miras olarak kabul edilmektedir.
Türk Kimliğinin İlk İzleri
Bugut Yazıtı, Türk kimliğinin ilk yazılı izlerini taşıması bakımından büyük önem arz eder. Yazıtta geçen ifadeler, Türklerin kendilerini diğer topluluklardan ayıran belirgin özelliklere sahip olduklarını göstermektedir. Bu özellikler arasında;
Göktanrı inancına bağlılık: Türklerin, gökyüzünü temsil eden bir tanrıya inandıkları ve bu inancın hayatlarının her alanında önemli bir yer tuttuğu yazıtta açıkça görülmektedir.
At kültürü: Türklerin hayatında atın önemli bir yere sahip olduğu ve atın sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir güç ve özgürlük sembolü olarak görüldüğü vurgulanmaktadır.
Toplulukçu yaşam: Türklerin, güçlü bir aidiyet duygusuyla bağlı oldukları bir topluluk içinde yaşadıkları ve bu topluluğun çıkarlarının bireysel çıkarların üzerinde tutulduğu anlaşılmaktadır.
Bugut Yazıtı'nın Tarihsel Önemi
Bugut Yazıtı, Türk tarihinin sadece siyasi ve askeri yönünü değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal yönünü de aydınlatan önemli bir kaynak niteliğindedir. Bu yazıt sayesinde;
Türklerin kökenleri hakkında daha fazla bilgi edinilmektedir.
Türk kültürünün temel unsurları ortaya çıkarılmaktadır.
Türklerin diğer medeniyetlerle olan ilişkileri daha iyi anlaşılmaktadır.
Bugut Yazıtı, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu yazıt, Türk kimliğinin ilk yazılı izlerini taşıması bakımından büyük önem arz eder. Bugut Yazıtı'nın incelenmesi, Türklerin kadim bir kültüre sahip olduğunu ve bu kültürün günümüze kadar uzanan köklü bir geçmişi olduğunu göstermektedir.