Anarşizm Kötü Bir Fikir Mi? Başlıca Üç İtiraz – Joseph T F Roberts
Anarşizmin birçok farklı versiyonu vardır, bunlardan bazıları daha bireyciyken bazıları ise kolektivisttir. Kimi anarşistler özel mülkiyet haklarını katı biçimde savunurken diğer anarşistler ise özel mülkiyet ilişkilerinin kaldırılmasını savunur. Yine de anarşizmin tüm versiyonlarının ortak bir noktası var: o da devleti tümden reddetmek. Bu yazımızda anarşizme yönelik üç meşhur itiraz olan sürdürülemezlik, arzulanmayacak kadar kötü olmak ve ütopik olmak gibi ana eleştirileri inceleyeceğiz. Anarşizmin Temelleri: Devletsiz Bir Toplum İdeali Aralarındaki tüm farklılıklara rağmen anarşistlerin hepsinin hemfikir olduğu bir nokta vardır: Bildiğimiz şekliyle devlet gayrı-meşru ve dayanaksız bir yapıdır. O halde yapmamız gereken şey onu ortadan kaldırmak olmalıdır. Bu görüşün farklı türden The post Anarşizm Kötü Bir Fikir Mi? Başlıca Üç İtiraz – Joseph T F Roberts first appeared on Öncül Analitik Felsefe.

Anarşizmin birçok farklı versiyonu vardır, bunlardan bazıları daha bireyciyken bazıları ise kolektivisttir. Kimi anarşistler özel mülkiyet haklarını katı biçimde savunurken diğer anarşistler ise özel mülkiyet ilişkilerinin kaldırılmasını savunur. Yine de anarşizmin tüm versiyonlarının ortak bir noktası var: o da devleti tümden reddetmek. Bu yazımızda anarşizme yönelik üç meşhur itiraz olan sürdürülemezlik, arzulanmayacak kadar kötü olmak ve ütopik olmak gibi ana eleştirileri inceleyeceğiz.
Anarşizmin Temelleri: Devletsiz Bir Toplum İdeali
Aralarındaki tüm farklılıklara rağmen anarşistlerin hepsinin hemfikir olduğu bir nokta vardır: Bildiğimiz şekliyle devlet gayrı-meşru ve dayanaksız bir yapıdır. O halde yapmamız gereken şey onu ortadan kaldırmak olmalıdır. Bu görüşün farklı türden gerekçeleri vardır. Peter Kropotkin gibi anarşistler devletin ekonomik eşitsizliği körüklediğini ve doğal-olmayan tahakküm hiyerarşilerine bir meşruiyet zemini sunduğunu iddia eder. Murray Rothbard ve David Friedman gibi anarko-kapitalistler ise devletin kişilerin özel mülkiyet haklarını ihlal ettiğini savunur.

Bu anlattıklarımıza rağmen, tüm anarşistler devletin insanların özgürlüğünü ihlal ettiğini düşünür. Devlet kurumları doğaları gereği, yasalara uyma zorunluluğunu dikte ederek (ve bu yasalara uymayanları uymaya zorlayıp cezalandırarak) özgürlüğümüzü kısıtlar. Bir toplum felsefesi yaklaşımı olarak anarşizm, insanları, devletin politik zorbalığından ve ekonomik sömürüsünden kurtarmayı amaçlar (Kinna, 2019, s. 3).
Anarşizm dışındaki politik felsefeler için olduğu gibi anarşizmi de eleştirenler vardır. Bir önceki yazımızda (Anarchism Explained) anarşist fikriyatı tanıtmıştık, şimdi ise anarşizme yönelik başlıca üç eleştiriye yakından bakacağız.
Eleştiri 1: Anarşizm Pek De Arzulanacak Bir Şey Değildir
Anarşizme yöneltilen ilk ciddi itiraz, anarşistlerin amaçladığı devletsiz dünya modelinin pek de arzu edilecek bir şey olmadığı şeklindedir. Mevcut koşullarla devletin eşitsizlik yarattığı ve var olan tahakkümü meşrulaştığı konusunda hemfikir olan eleştirmenler bile anarşist reçetenin hastalıktan daha kötü olduğunu düşünür: Çünkü onlara göre, şayet iktidar olmasaydı, tahakküm ve eşitsizlikler çok daha kötü ve derin olabilirdi.
Söz konusu bu argümanın belki de en meşhur hali Thomas Hobbes’un Leviathan adlı metninde bulunabilir. İngiliz İç Savaşı’na tanıklık eden gözler tarafından yazılan Leviathan, insanların doğa durumunda maruz kaldıkları kötülüklerden ve zararlardan kurtulmalarının bir yolu yolarak mutlak iktidarın önemine dikkat çekmektedir. Hobbes, politik iktidarın olmadığı bir yaşamın “yalnız, yoksul, acımasız, vahşice ve kısa” olacağını savunur. İktidarın olmadığı bir dünyada, medeniyetin hiçbir nimeti kendini gösteremez ve insanlar her an soyulma, darp edilme ve vahşice öldürülme korkusu içinde yaşardı. Doğa durumundaki manzara bellidir: güçlü olan zayıf olan yönetir ve üzerinde tahakküm kurar.
İnsanları devlet kurmaya motive eden ilk şeylerden biri de, işte bu doğa durumundan kurtulma arzularıydı. Ruth Kinna’nın ifadesiyle, “Egemen görüş, insanların anarşi ortamının yaratacağı şiddet ve vahşilikten kaçmak istedikleri ve bunu yapabilecek kapasitede olduklarından ötürü […] iktidara razı geldikleri yönündedir. Aslında anarşi, insanlar için kaçınılacak bir şeydir: Kaos, bazen kanunsuzluk ve intikamcılık (yani vigilantizm) bazen de çete düzeni ademektir; ve bu da huzur veya güvende olmanın garanti altında olmadığı anlamına gelir.” (Kinna, 2019, s. 11)
Hobbes’a göre insanlar anarşiden kurtulmak ve kaçınmak için, güven ortamı ve hukukun üstünlüğünün tesisi karşılığında kendi yaşamlarının yöneticisi olma hürriyetlerinden bir miktar feragat ettikleri bir toplumsal sözleşme inşa ederler. Bu sistemde devlet eşitsizliği devam ettirse bile, yine de bu, anarşi ortamından daha kötü değildir.
Eleştiri 2: Anarşizm Ütopiktir
Bu eleştiriye bağlı olarak bir diğer eleştiri de anarşizmin ütopik olduğudur. Hobbes’un öne sürdüğü argümanlar karşısında anarşistler genellikle devletsiz bir toplumun Hobbes’un tahayyül ettiği kadar da kötü olmak zorunda olmadığını savunurlar. Hobbes’un öne sürdüğü iktidar argümanı, özünde insan doğasının bencil ve karanlık olduğu varsayımına dayalıdır: O, doğa durumundaki insanları, doğaları gereği kendi menfaatlerini peşinde koşan, hayatta kalmak için hırsızlık yapmaya, şiddete başvurmaya ve başkalarına zarar vermeye eğilimli-istekli varlıklar olarak düşünür.
Fakat diğer yanda, insan doğasına dair pozitif bir kavrayışa sahip olan pek çok anarşist de var. Örneğin Mutual Aid (1902) adlı kitabında zooloji ve sosyal teori alanındaki uzmanlıklarına da başvuran Peter Kropotkin, karşılıklı yardımlaşma ve işbirliğinin evrimsel uyum sürecinde şuana dek ön görülenden daha büyük bir role sahip olduğunu iddia eder. Ona göre devlet zorbalığının olmadığı bir durumda insanlar herkesin herkesle savaşta olma halinin parçası olmak zorunda olmayacaktır. Hatta bunun aksine doğal dünyanın diğer köşelerinde olduğu gibi insanlar arasında da işbirliği hakim norm haline gelecektir.
İnsanların doğası gereği işbirlikçi olduğuna dair bu düşüncesi ile Kropotkin bir istisna değildi; William Godwin de insan doğası hakkında benzer bir biçimde iyimser bir yaklaşımı savunuyordu. Godwin’e göre devletin bize zorla dayattığı sınırlamalar kalkarsa insanlar ihtiyaç anlarında birbirlerine yardım etmenin rasyonelliği ve ahlaki doğruluğunu fark edecektirler. Bunu başarabilmenin tek yolu da düzgün ve sağlıklı bir eğitimdir.
Fakat anarşistlerin ütopik olduklarına dair bu eleştiri, yalnızca onların insan doğasına bakış açılarına yönelik değildir: Geleceğin toplumları için kurguladıkları planlar da erişilemez olarak görülür. Örneğin Kropotkin’in sanayi ve imalatın ademi merkezileştirilmesi argümanına bakalım. Kropotkin Fields, Factories, and Workshops (1899) adlı kitabında gelişen endüstriyel teknolojinin insanların iş yükünü azalttığı bir dünyadan söz eder. O, öz yeterliliği olan, yani kendi kendine yeten komünlerde 20 yıl boyunca günde yaklaşık 4-5 saat çalışarak hayatı sürdürmenin rahatlıkla mümkün olduğunu söylüyordu. İyi ama neye güvenerek bunu iddia edebiliyordu? Elbette organik atıkların geri dönüştürülmesine, “güneş, rüzgar, su gibi yenilenebilir enerjilerin kullanılmasına ve metan-üreten tesislere” (Kinna, 2005, s. 121). Fields, Factories, and Workshops‘un kaleme alındığı günden bu yana bir asırlık zaman geçmesine rağmen bu hedefe doğru pek mesafe alamadığımızı düşünürsek Kropotkin’in önerisinin ütopik olduğunu reddetmek zor görünüyor.
William Godwin’in An Enquiry Concerning Political Justice (1793) adlı eserindeki bu türden önerilere karşı Robert Malthus An Essay on the Principle of Population as it Affects the Future Improvement of Society adlı eserinde bazı eleştiriler yöneltmiştir. Godwin söz konusu kitabında, anarşist bir dünyada yeni teknolojilerin etkin kullanımı sayesinde insanların yaşamlarını devam ettirmek için yalnızca asgari düzeyde kol emeği sunmalarının yeterli olacağını; böylece de çalışma dediğimiz yükten kurtulacaklarını ve başkaca amaçlar peşinde koşmak için zaman ve fırsat bulacaklarını iddia etmiştir. Malthus, Godwin’in tekno-iyimserliğine karşı epey şüpheli bir tutum takınmıştır. Ona göre, dünyanın nimetlerini ne kadar eşit paylaşırsak paylaşalım, (katı doğum kontrol politikaları uygulanmadığı müddetçe) nüfus her zaman için onu ayakta tutmak için gerekli olan gıdaları üretme kapasitemizden daha hızlı artacaktır ve bunun sonucunda da Godwin’in planı hiçbir zaman uygulanabilir olmayacaktır.
Anarşistler, anarşizmin ütopik olduğuna dair bu eleştirilerin ne kadar güçlü olduğu konusunda farklı düşünmektedirler. Aslına bakarsanız tüm politik teoriler, uğruna çaba gösterilecek idealleri hedeflemeleri ve bu ideallere işaret etmeleri bağlamında bir biçimde zaten ütopiktir. Tüm politik felsefeler gündelik gerçeklikten belirli bir oranda soyutlamayı içerir ve doğal olarak da bu politik felsefeleri pratiğe dökmek demek her zaman için bazı şeyleri yapma biçimimizi değiştirmek anlamına gelir. Fakat bu manzara, politik ideallerin uygulanamaz veya faydasız olduğu anlamına gelmez; geleceğe yönelik ütopik yaklaşımlar, gitmemiz gereken yöne işaret eder. Elimizdeki planı gerçekleştirememiş olsak bile toplumsal yapının ılımlı ütopik tahayyülleri, neleri değiştirebileceğimizi görmemize ve elimizdeki ideallere yaklaşmamıza yardımcı olabilir.
İtiraz 3: Anarşizm Sürdürülebilir Değildir
Anarşist siyaset felsefesine yöneltilen üçüncü ana eleştiri de anarşizmin doğası gereği istikrarsız olduğu şeklindedir. Bu eleştirinin versiyonlarından birini zaten demin Hobbes’un devlet argümanını değerlendirirken incelemiştik. Hobbes’a göre, devletsiz bir toplumun yoksul, vahşice, acımasız ve kısa olacağı göz önüne alındığında, biz devleti ortadan kaldırabilsek bile insanlar yine hızla bir araya gelecek ve yeniden bir devlet kuracaklardır.
Robert Nozick Anarchy, State, and Utopia adlı kitabında tam da bu noktayı epey ayrıntılı bir biçimde incelemektedir. O, hem Murray Rothbard ile David Friedman tarafından savunulan anarko-kapitalist dünyanın hem de Samuel Edward Konkin III tarafından savunulan Agorist toplumun kaçınılmaz olarak devlet benzeri kurumların tekrar ortaya çıkmasına veya yaratılmasına yol açacağını iddia etmiştir.
Anarko-kapitalistler ve Agoristler, özel hukuki güvenlik ile sigorta şirketlerinin devletin elindeki adalet işlerini onlardan alıp uygun bir şekilde yerine getirebileceklerini savunmaktadır. Onlara göre devletin olmadığı bir toplumda polisi aramak ve anlaşmazlıklar doğduğunda mahkemelere başvurmak diye bir şey yoktur; bunun yerine, özel mülklerini ve kendilerini korumak için sigortalama ve düşmanlık yapan başkalarına karşı haklarını korumak için özel şirketlerle sözleşme imzalama vardır.
Agoristler ve anarko-kapitalistler, farklı fiyat ve hizmet seviyeleri sunarak müşterileri kapmak için rekabet eden birçok özel şirketin bulunduğu canlı bir hizmet piyasası önermektedir. Ancak buradaki problem güvenlik ve hizmet piyasalarının doğası gereği tekelleşmeye eğilimli olmalarıdır. Bunun anlamı, girişin yüksek maliyetli/zor ve barındırdıkları ölçek ekonomilerinin çok baskın/güçlü olacağıdır piyasaların. Daha açık konuşursak, her ne kadar +1 kişiye maliyeti düşük olsak da, bir bireyi veya küçük bir grubu korumanın veya onlara hizmet sunmanın maliyeti yüksek olacaktır. Nihayetinde daha büyük şirketler sürekli biçimde, yola yeni koyulan küçük şirketlere karşı üstünlük sağlayacaktır.
Nozick’e göre zamanla, söz konusu güvenlik ve adalet hizmetlerini yalnızca bir şirket veya küçük bir şirketler grubunun sunduğu bir örüntü kendini gösterecektir, yani tekelleşme. Doğal olarak da insanlar kendilerini kimin koruyacağı konusunda çok kısıtlı bir seçim hakkına sahip olacaktır. Sözünü ettiğimiz bu tekelleşen şirketler de teknik olarak devlet olarak tanımlanmasalar da aktüel durumda devlet gibi hareket edeceklerdir. Bu yüzden anarko-kapitalizmin vaat ettiği özgürlük, bir tür illüzyondan ibarettir.
Refaranslar
- Kinna, Ruth. (2009) Anarchism: A Beginner’s Guide. Oneworld, Oxford.
- Kinna, Ruth. (2019) The Government of No One: The Theory and Practice of Anarchism. Pelican Books, London.
Joseph T F Roberts – “Is Anarchism a Bad Idea? 3 Main Objections“, (Erişim Tarihi: 20.11.2024)
Çevirmen: Taner Beyter
İlginizi Çekebilir:
- Anarşizm Nedir ve Neyle İlgilidir? – Andreas Wittel
- Robert Nozick’in Liberteryenizme Dair “Wilt Chamberlain” Argümanı – Daniel Weltman
- Robert Nozick Niçin Liberteryendi? – Scotty Hendricks
- Devlet Dostunuz Değildir – Talha Gülmez
- Kapitalistlere İhtiyacımız Var – Michael Huemer
- Hırsızlık Olmayan İki Vergi Biçimi – Michael Huemer
- Siyaset Felsefesi (Felsefe Sözlüğü)
- Çağdaş Analitik Siyaset Felsefesinde İdeal ve İdeal Olmayan Teori – Talha Gülmez
- Siyaset Felsefesi: Metodoloji – Alexander Moseley (Internet Encyclopedia of Philosophy)