Karmaşanın İçinde

Can Baba'nın Almanya'dan dönüşü, toplumun karmaşık ruh halini yansıtıyor. İnsanın düzene alışması zorlaştı; gülmek bile kaygı doğuruyor. Günlük yaşam özensiz ve yarım yamalak; basit bir fırın sohbeti bile bu durumu gözler önüne seriyor.

Karmaşanın İçinde

Can Baba, Almanya'dan döndüğünde kendisine "Almanya'yı nasıl buldun?" diye sorulduğunda, "Nasıl olacak, her şey öyle düzgün ki, insanın kafası karışıyor," diye yanıt verir. Bu söz, karmaşıklığa alışmış bir toplumun haliyle ilgili çarpıcı bir gerçeği yansıtıyor. 

Artık işler yolunda gittiğinde bile tedirginlik yaşıyoruz. Biraz gülsek, hemen "Başımıza ne gelecek?" kaygısı sarıyor içimizi. Kaygılı ve karmaşa dolu bir topluma dönüştük; memleketin yarısı hastanelik, diğer yarısı hapishanelik.

Günlük yaşamda her şey özensiz ve yarım yamalak. Sabah fırına gittiğimde sade poğaça kalmamıştı. Fırın sahibi, "Peynirli poğaça var, vereyim mi?" diye sordu. "Peynirli sevmiyorum," dedim. O da sırıtarak, "Zaten adı peynirli poğaça. Arada bir denk gelirse, peynir koyuyoruz," diye yanıtladı.

Aziz Usta'nın dediği gibi, "Yaptığımız en iyi şey ayran. Ama onun da yarısı su." Bu durum, hayatımızın ne kadar yüzeysel ve sıradanlaştığını gösteriyor. Kaygılarımızın gölgesinde, basit bir kahvaltı bile karmaşık hale geliyor.