Gaziemir’deki Nükleer Atık Skandalı: Çevresel Adaletsizlik ve Halk Sağlığına Tehdit

İzmir Gaziemir’de gömülü nükleer atıkların varlığı, Türkiye’de çevre sorunlarının en ciddi ve göz ardı edilen vakalarından biridir. 2007 yılında tesadüfen keşfedilen bu atıklar, yasal sınırın 7.291 katı üzerinde radyasyon yaymaktadır. 500 bin tondan fazla olduğu tahmin edilen atıkların, Türkiye’nin nükleer enerji kullanmadığı göz önüne alındığında, yurtdışından getirildiği neredeyse kesinlik kazanmıştır.

Gaziemir’deki Nükleer Atık Skandalı: Çevresel Adaletsizlik ve Halk Sağlığına Tehdit

2007 yılında keşfedilen ve yasal sınırların binlerce kat üzerinde radyasyon yayan nükleer atıklar, halk sağlığı ve çevre için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Yıllardır süren temizlik çabalarına rağmen, sorunun çözülmemiş olması, yalnızca Türkiye’nin değil, küresel kapitalizmin çevreye ve insan sağlığına karşı umursamaz tutumunu da ortaya koymaktadır. Bu çalışma, nükleer atıkların yarattığı riskleri, çevresel adaletsizlikleri ve sermayenin doğa ile insan hayatına karşı ihmalini detaylı bir şekilde ele almaktadır.

Anahtar Kelimeler:

Nükleer atık, çevre adaleti, İzmir, Gaziemir, halk sağlığı

1. Giriş

İzmir Gaziemir’de gömülü nükleer atıkların varlığı, Türkiye’nin en ciddi ve göz ardı edilen çevre sorunlarından biridir. 2007 yılında rastlantı sonucu keşfedilen bu atıklar, yasal sınırın 7.291 katı üzerinde radyasyon yaymaktadır. Tahmini olarak 500 bin tondan fazla olan bu atıkların, Türkiye’de nükleer enerji kullanılmıyor olması nedeniyle yurtdışından getirildiği düşünülmektedir. Ancak bu atıkların kaynağı, ne zaman ve nasıl getirildiği gibi kritik bilgiler hâlâ açıklığa kavuşmamıştır.

2. Nükleer Atıkların İzmir Gaziemir’e Getirilmesi ve Keşfi

Gaziemir’deki atıklar, eski bir kurşun fabrikasının arazisinde hissedarlar arasındaki bir anlaşmazlık sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Türkiye’de bu kadar tehlikeli atıkların kontrolsüz bir şekilde gömülebilmesi, denetim mekanizmalarının yetersizliğini ve sermayenin çevre üzerindeki olumsuz etkisini net bir şekilde göstermektedir. Gemi söküm ve ağır sanayi gibi sektörlerdeki atıkların kontrolsüz bir şekilde doğaya bırakılması, halk sağlığını tehdit eden kapitalist sistemin çevresel adaletsizliklerini derinleştirmektedir.

3. Çevresel ve Halk Sağlığına Etkiler

Nükleer atıkların en büyük tehlikesi, bölge halkı üzerindeki sağlık riskleridir. Yaydıkları radyasyon, solunum yolu hastalıklarından kansere kadar birçok ciddi sağlık sorununa yol açabilir. İzmir’deki artan kanser vakaları, bu risklerin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir. Ocak 2023’te İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Gaziemir Belediyesi tarafından başlatılan temizlik çalışmaları devam etse de, bölgedeki halk bu tehdit ile yaşamaya devam etmektedir.

4. Küresel Çevre Adaletsizliği

Gaziemir’deki nükleer atık sorunu, küresel çevre adaletsizliğinin somut bir örneğidir. Gelişmiş ülkeler, enerji üretimi ve tüketim taleplerini karşılamak için gelişmekte olan ülkeleri adeta birer çöplük olarak kullanmaktadır. İzmir’in üçüncü büyük şehri olan Gaziemir’de yaşayan halk, küresel kapitalizmin çıkarları uğruna hiçe sayılmakta ve yaşam kaliteleri tehlikeye atılmaktadır.

4.1. Doğaya Karşı Adaletsizlik

Bu atıklar sadece insan sağlığını değil, aynı zamanda doğayı da tehdit etmektedir. Yağmur sularıyla yer altına sızan tehlikeli maddeler, çevredeki tarım alanlarına ve hayvancılığa zarar vermektedir. Bölge halkı, bu tehlikeler karşısında çaresiz kalmış durumdadır ve bu da plansız şehirleşme ve çevre politikalarının yetersizliğini gözler önüne sermektedir.

4.2. Katılımcı Demokrasi Eksikliği

Nükleer atık krizinin çözümü, Türkiye’de çevre politikalarına halkın katılımının ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir. 2007’den bu yana temizlik çalışmalarında somut bir adım atılmamış olması, demokratik süreçlerin eksikliğine işaret etmektedir. Halk, bu konuda bilgilendirilmemekte ve çevreyi ilgilendiren karar alma süreçlerinden dışlanmaktadır. Bu da kapitalist sistemin sosyal ve çevresel adaletsizliklerini derinleştirmektedir.

5. Çevre Mücadelesi ve Hukuki Süreç

Gaziemir’deki nükleer atıkların temizlenmesi için yürütülen mücadele, sadece yerel yönetimlerin sorunu olmamıştır. 2021 yılında Gaziemir Belediye Başkanı’nın başlattığı her cuma alanda durma eylemi, bu sorunun yeniden gündeme taşınmasını sağlamıştır. 2023 yılında kurulan “İzmir’in Çernobil’i Temizlensin Komisyonu”, yetkililere 14 soru yönelterek somut adımlar talep etmiştir, ancak bu sorulara verilen yanıtlar belirsizliğini korumaktadır.

6. Sonuç ve Öneriler

Gaziemir’deki nükleer atık sorunu, sadece İzmir’in değil, küresel çevre politikalarının başarısızlığını da ortaya koymaktadır. Yıllardır süren bu çevre felaketi, kapitalizmin çevresel, sosyal ve ekonomik adaletsizliklerini açıkça göstermektedir. Atıkların bilimsel yöntemlerle temizlenmesi ve halk sağlığını koruma amaçlı kanser taramalarının yapılması gerekmektedir. Bu süreç, yalnızca Türkiye için değil, küresel çevre adaleti mücadelesi için de önemli bir adımdır.

Öneriler:

1. Nükleer atıkların bilimsel yöntemlerle temizlenmesi ve bu sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi.

2. Gaziemir halkına yönelik sağlık taramalarının yapılması ve bölge sakinlerinin sağlık hizmetlerine erişiminin artırılması.

3. Gelişmiş ülkelerin çevreye zarar veren atıklarını başka ülkelere göndermelerinin engellenmesi için uluslararası denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi.

4. Çevresel süreçlere halkın katılımını artıracak demokratik mekanizmaların oluşturulması.

Kaynakça

- Gaziemir Belediyesi Resmi Web Sitesi, 2021.

- İzmir Büyükşehir Belediyesi, “İzmir’in Çernobil’i Temizlensin Komisyonu Raporu,” 2023.

- Greenpeace, “Nuclear Waste Management,” 2022.