Türkiye'nin Enerji Bağımsızlığı ve Ekonomik İstikrarı İçin Emisyon Azaltımı

Türkiye'nin Enerji Bağımsızlığı ve Ekonomik İstikrarı İçin Emisyon Azaltımı: Kömürden Çıkış ve Karbonsuzlaşma Stratejileri

Türkiye'nin Enerji Bağımsızlığı ve Ekonomik İstikrarı İçin Emisyon Azaltımı

Enerji maliyetlerinin düşürülmesi, dışa bağımlılığın azaltılması, karbonsuzlaşmaya dayalı bir sanayiye geçiş, yeni istihdam alanlarının açılması, hava kirliliği ve iklim afetlerine karşı daha güçlü bir hazırlık ve enflasyonla mücadele gücünün artırılması gibi ekonomik ve çevresel faydalar, Türkiye’nin emisyon azaltımı konusundaki kararlılığının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu makale, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı ve ekonomik istikrarı için emisyon azaltımının önemini vurgular ve iklim krizi ile ekonomik krizler arasındaki güçlü bağlantıyı inceler.

Giriş

Küresel iklim krizi ve ekonomik krizler, birbirini etkileyen ve güçlendiren sorunlardır. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP28), küresel emisyonların 2030’da 2010 seviyesinin yüzde 45 altına indirilmesini ve 2050’de sıfırlanmasını hedeflemektedir. Ancak, COP28'in Dubai’de yapılması ve ADNOC CEO’su Sultan Al-Jaber’in başkanlık yapması, zirvenin fosil yakıt lobilerinin etkisi altında olduğu yönünde tartışmalara neden olmuştur.

Küresel Emisyon ve Fosil Yakıt Üretimi

Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI), Climate Analytics, E3G, Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IISD) ve BM Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Üretim Açığı Raporu, hükümetlerin 2030’da 1,5 °C ısınma hedefinin iki katı kadar fosil yakıt üretmeyi planladığını ortaya koymuştur. Ayrıca, kömür üretiminin 2040’a kadar neredeyse tamamen sonlandırılması ve 2050’ye kadar petrol ve gaz üretiminin 2020 seviyelerinin en az dörtte üç oranında azaltılması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, mevcut durum gösteriyor ki hükümetler bu hedeflere ulaşmakta başarısız olmaktadır. Örneğin, hükümetler önümüzdeki 10 yılda 1,5 °C ısınma hedefiyle uyumlu olandan yüzde 460 daha fazla kömür, yüzde 82 daha fazla gaz ve yüzde 29 daha fazla petrol üretme yolunda ilerlemektedirler.

Türkiye'nin Durumu

Türkiye, 2053’te net sıfır emisyon hedefini açıklamış olsa da, yeni kömürlü termik santrallerin geliştirilmesi konusunda Avrupa’daki tek istisna olarak dikkat çekmektedir. 2023 itibarıyla Türkiye, Avrupa’da termik santral kapasitesini artıran tek ülke olmuştur. Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı, mevcut kömür santrallerinin teknik ve ekonomik ömürlerini tamamlayana kadar faaliyet göstermelerini öngörmektedir. Bu durum, ülkenin uzun vadeli iklim hedefleriyle çelişmektedir.

Kömürden Çıkış Stratejileri

Kolombiya gibi kömür ihracatçısı ülkeler, kömürden çıkış ittifaklarına katılmakta ve kömür finansman imkanları hızla azalmaktadır. Ancak, Türkiye’de elektrik üretim lisansının süresi 2050 yılı sonrasına dek uzanan termik santraller bulunmaktadır. Türkiye, mevcut piyasa şartlarında kömür yatırımlarında ısrar etmek yerine, aşamalı olarak kömürden çıkmayı ulusal bir hedef olarak benimsemelidir. Kömürden çıkış stratejilerinin uygulanması, Türkiye’nin enerji maliyetlerini düşürecek, dışa bağımlılığı azaltacak, karbonsuzlaşmaya dayalı bir sanayiye geçişi sağlayacak, yeni istihdam alanları yaratacak ve enflasyonla mücadele gücünü artıracaktır.

Sonuç ve Öneriler

Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi çerçevesinde kömürden çıkış stratejilerini benimsemesi, enerji bağımsızlığı ve ekonomik istikrar için kritik bir adımdır. Yenilenebilir enerjiye dayalı bir ekonomiye geçiş, hem çevresel hem de ekonomik faydalar sağlayacaktır. Karar vericilerin bu konuda gerekli kararlılığı ve vizyonu göstermeleri, Türkiye’yi küresel ticarette önemli bir aktör haline getirebilir. İklim değişikliği ve ekonomik kalkınma arasındaki bu güçlü bağ, Türkiye’nin geleceği için büyük bir öneme sahiptir.