Kendinle Güreş
“Kişinin tek düşmanı vardır: Kendisi.” -Zamanın Ötesi “Yakup o gece kalktı; iki karısını, iki cariyesini, on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağı’nın sığ yerinden karşıya geçti. Onları geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de karşıya geçirdi. Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin […] Yeni blog yazısı " Kendinle Güreş " Zamanın Ötesi web sitesinde yayında.

“Kişinin tek düşmanı vardır: Kendisi.” -Zamanın Ötesi
“Yakup o gece kalktı; iki karısını, iki cariyesini, on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağı’nın sığ yerinden karşıya geçti. Onları geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de karşıya geçirdi. Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup’un uyluk kemiği çıktı. Adam, “Bırak beni, gün ağarıyor” dedi.
Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıtladı.
Adam, “Adın ne?” diye sordu.
“Yakup.”
Adam, “Artık sana Yakup değil, İsrail denecek” dedi, “Çünkü Tanrı’yla, insanlarla güreşip yendin.”
Yakup, “Adını söyler misin?” diye sordu.
Ama adam, “Neden adımı soruyorsun?” dedi. Sonra Yakup’u kutsadı.
Yakup, “Tanrı’yla yüz yüze görüştüm ama canım bağışlandı.” diyerek oraya Peniel adını verdi.”
-Yaratılış: 32, Tevrat
Kimse size zarar veremez, kimse size acı çektiremez ya da “kötülük” yapamaz. Ancak ve ancak siz kendinize zarar verir, acı çektirirsiniz. Bu hep böyle ola gelmiştir fakat suçluyu dışarıda aramak doğamızda var.
Tevrat’ın Yakup’u sahip olduğu her şeyi geride bırakıp, yalnız kalıp kendisiyle güreşmişti çünkü kutsanmak istiyordu. Yani ilahi olmak, tanrının ışığı olmak, saf olmak, özü ile bir olmak istiyordu. Bu nedenle kendisinin ırmağın karşısına geçmesine engel olan yanıyla güreşmeye başladı. Güreşiyordu çünkü kendisinin kutsanmasını sağlayacak olan, kendisinin kutsanmasına engel olanla aynıydı ve kutsanmadan onu bırakmaya niyeti yoktu. Böylece Yakup güreşi kazandı ve “İsrail” ünvanını kazandı. İsrail kelime anlamı olarak “tanrı için savaşan / çabalayan kul” demektir. Yakup da güreştiği adama adını sorduğunda bazı kaynaklara göre şu cevabı almıştır: “Ben Benim”. Yakup tanrıya ismini söylememiştir çünkü bir şeyi isimlendirmek onu tanımlamak ve sınırlamak anlamına gelir. Sınırsız olan bir şey sınırlandırılamaz. Adam ismini söylemeyince Yakup onu gördüğü yere Peniel adını taktı ve Peniel kelime anlamı olarak “tanrının yüzü” demektir. (Peniel ve Pineal kelimelerindeki benzerlik dikkat çekicidir.)
Tevrat’ta geçen bu meşhur kıssadan hisse Yakub’un tanrıyla güreşi olarak bilinir fakat bütün kutsal kitaplardaki bütün hikayeler gibi bu da bir alegoridir. Kutsal kitaplarda tanrı diye adlandırılan, bizden ayrı bir varlık değildir. Ekseriyetle kendimizizdir. Psikoloji diliyle üst benlik de denebilir…
Yakup gibi içten içe hepimiz kutsanmak isteriz çünkü o en saf halimize geri dönmek isteriz. Bu dünya üzerinde yaşarken başımıza gelenler ya da şahit olduklarımız yüzünden kendimizi kirletilmiş hissederiz. Bazen hayata yabancılık duyarız, kendimizi sevmeyiz, kendimizden uzaklaşırız. Yakup gibi biz de tanrı tarafından sevilmek isteriz. Yani kendimiz tarafından sevilmek isteriz, kendimizi sevmek isteriz. Kendimizi koşulsuz şartsız sevmek, kutsanmamız anlamına gelir fakat Yakup’un güreşinde olduğu gibi kendimizi sevmedikçe kendimizle savaşırız. “Sev beni sevvv” dercesine kendimizle güreşiriz.
Sıkıntı ve açmazlarımızın kaynağına, temeline indiğimizde gördüğümüz şey sevgisizliktir. Kendimizi sevmeme ve bu nedenle kendimizle savaşma hali… Kendimize karşı isyan, başkaldırı ve suçu başkalarında arama hali, bırakamamak, vaz geçememek… “Neden bunlar başıma geldi, neden bunu yaşıyorum, neden bana bu yapıldı…” Oysa insanın başına ne gelirse kendi seçimleri yüzünden gelir. Yaptığımız tercihlerdir bizi biz yapan ve sonuçlarıdır şu an yaşadıklarımız.
Yakup burada güzel bir formül sunar bize: Kendinle yüzleş. Gerekirse her şeyini nehrin karşısına geçir; hırslarını, kariyerini, bağlılıklarını, herkesi ve kendinle yalnız kal. Kendinle baş başa kalıp kendinle hayat boyu güreşmek yerine bir defa güreş ve o güreşi kazan, böylece rabbin yani kendin tarafından kutsan, sevil…
Böylece güreşin bitsin, kavgan bitsin ve için huzura kavuşsun
Kendi Peniel’lerimize varmamız dileğiyle…
“Tanrıyla yüz yüze görüştüm ama canım bağışlandı…”
Yeni blog yazısı " Kendinle Güreş " Zamanın Ötesi web sitesinde yayında.