Atatürk'ün Doğa Sevgisinin Simgesi: Yalova Yürüyen Köşk

Yalova’nın doğal güzellikleri arasında yer alan ve huzur dolu atmosferiyle dikkat çeken Yürüyen Köşk, yalnızca mimarisiyle değil, aynı zamanda taşıdığı eşsiz hikâyesiyle de ilgi çekiyor. İsmiyle merak uyandıran bu tarihi yapı, Atatürk’ün doğa sevgisini yansıtan bir sembol olarak hem ziyaretçilerini hayran bırakıyor hem de onları geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

Atatürk'ün Doğa Sevgisinin Simgesi: Yalova Yürüyen Köşk

Nail Türkoğlu'nun Yürüyen köşk tanıtım programı videosu

Yalova'nın en dikkat çekici tarihi yapılarından biri olan Yürüyen Köşk, Mustafa Kemal Atatürk'ün doğa sevgisinin ve çevre bilincinin en güzel sembollerinden biridir. Sahip olduğu eşsiz hikâye ve tarihi önem ile Yalova’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin mutlaka görmesi gereken bir durak haline gelmiştir.

Yürüyen Köşk'ün hikâyesi, Atatürk’ün Yalova’ya olan özel ilgisi ve sevgisiyle başlar. 21 Ağustos 1929'da Bursa’ya gitmek için Ertuğrul yatıyla Yalova açıklarından geçerken, büyük bir çınar ağacı dikkatini çeker. Ağacın heybetinden etkilenen Atatürk, teknesini durdurarak sahile çıkar ve ağacın gölgesinde bir süre dinlenir. Çevresine hayran kalan Atatürk, çınarın yanında kendisi için mütevazı bir köşk yapılmasını ister. İnşası sadece 22 gün süren bu köşk, 12 Eylül 1929'da tamamlanır ve Atatürk’ün dinlenme mekânı olarak kullanıma açılır.

Ancak bu köşk, sıradan bir yapı olmanın ötesinde çevre bilincine dair bir simge haline gelir. 1930 yılında, çınar ağacının dallarının köşkün çatısına ve duvarına zarar vermeye başladığını fark eden çalışanlar, dalların kesilmesini önerir. Fakat Atatürk, doğaya olan derin saygısı nedeniyle dalların kesilmesi yerine köşkün raylar üzerinde taşınarak ileriye alınmasını emreder. Bu olağanüstü karar, 8 Ağustos 1930'da hayata geçirilir ve köşk 4.80 metre doğuya kaydırılır. Bu olay, çevreye duyarlılık konusunda bir ilk olmasının yanı sıra Yürüyen Köşk adıyla tarihe geçer.

Köşk, sadece çevre bilincinin değil, aynı zamanda Türkiye'nin siyasi tarihine de ev sahipliği yapmıştır. Atatürk, 1930-1937 yılları arasında aralıklarla bu köşkte konaklamış, dönemin önemli kararlarını burada almıştır. Yalova’ya olan sevgisiyle bu küçük köşkü ziyaret etmeyi ihmal etmeyen Atatürk, Yürüyen Köşk’te hem yerli hem de yabancı devlet adamlarını ağırlamış ve birçok önemli toplantıya ev sahipliği yapmıştır.

Deniz kenarında, 400 yıllık çınar ağacının gölgesinde konumlanan bu mütevazı köşk, Atatürk’ün talimatıyla, ağacın dallarını korumak için birkaç metre kaydırılmasıyla “Yürüyen Köşk” adını almıştır. Hem doğaya duyduğu saygı hem de çevre bilinciyle Atatürk’ün vizyonunu yansıtan bu hikâye, ziyaret edenleri derinden etkiliyor.

Köşke gelenler yalnızca tarihi dokuyu keşfetmekle kalmıyor, aynı zamanda Atatürk’ün kişisel eşyalarını ve o dönemin izlerini taşıyan odaları da görme fırsatı buluyor. Yürüyen Köşk, bugün Yalova’nın simgesi haline gelmiş bir yapı olup, her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çekmeye devam ediyor.

Ziyaretçilerine hem doğayla iç içe olma fırsatı sunan hem de tarihsel bir deneyim yaşatan Yürüyen Köşk, 2006 yılında restore edilerek yeniden halkın ziyaretine açılmıştır. Yılda yaklaşık 50 bin kişinin ziyaret ettiği köşk, Yalova’nın gözde turistik noktalarından biridir. Köşk, halen orijinal eşyaları, Atatürk’e ait objeleri ve fotoğraflarıyla bir müze işlevi görmektedir. Aynı zamanda köşkün çevresini saran geniş bahçe, çınar ağacı ve deniz manzarasıyla ziyaretçilere huzur dolu bir atmosfer sunar.

Atatürk’ün doğaya olan bağlılığının bir sembolü olarak Yürüyen Köşk, çevre bilincini ve tarihi değerleri bir araya getiren nadide bir mekân olarak Yalova’da yerini almıştır. Giriş ücreti yalnızca sembolik bir 5 lira olan köşkü ziyaret etmek, sadece tarihe değil, aynı zamanda doğaya yapılan bir yolculuğa da çıkmak anlamına gelir.