Ukrayna’nın Tarihi Türk Kimliği
Ukrayna’da tarihçiler, halkın %60 oranında Turan/Türk soyundan geldiğini ifade ederken, tarihsel süreç içerisinde bu bağın kaybolmasına neden olan birçok dış etken yaşandığı belirtiliyor.
Ukrayna... Avrupa’nın doğusunda, verimli topraklarıyla tanınan bu ülke, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir diyardır. Avrupa Hun İmparatorluğu, Avarlar, Peçenekler, Hazarlar, Altınordu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu gibi Türk kökenli devletlerin yönetimi altında bulunan Ukrayna, bugün ise Rusya'nın denizden, havadan ve karadan saldırılarına karşı direnen, Batı'nın sadece göstermelik yardım vaatleriyle ayakta kalmaya çalışan bir ülkedir. Bu saldırılar Ukrayna halkını köklerine ve kimliklerine dair sorular sormaya itmiş ve "Kim bu Ukraynalılar?" sorusu yeniden gündeme gelmiştir.
Ukrayna Halkının Kökeni ve Türk Bağları
Ukrayna’nın tarihi, Türk kavimlerinin Avrupa’ya yaptığı akınlarla şekillendi. Avarlar, Peçenekler ve Kıpçaklar gibi Türk toplulukları, bölgeye yerleşerek sosyal ve kültürel yapıyı derinden etkiledi. Avarlar döneminde bugünkü Kiev şehri kuruldu ve zamanla bölgedeki Slav kabileleri ile kaynaşarak gelişen bu şehir, Hazarlar tarafından güçlendirilerek savunma hattı haline getirildi. Cengiz Han’ın torunu Batu Han’ın Altınordu Devleti’ni kurmasıyla Ukrayna, bu büyük Türk devletinin bir parçası haline geldi. Altınordu’nun yıkılmasının ardından, bölge Kazan, Kırım ve Astırahan hanlıkları gibi diğer Türk devletlerine ev sahipliği yaptı.
Altınordu Devleti, yaklaşık 283 yıl boyunca Karadeniz’den Kazan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada hüküm sürdü ve Ukrayna da bu devletin sınırları içinde yer aldı. Altınordu’nun dağılmasıyla birlikte, Slav halkları zamanla bölgeye egemen olmaya başladı, ancak Altınordu mirası hala yaşamaya devam etti. Osmanlı Devleti’nin bölgedeki hâkimiyeti de bu mirasın korunmasına katkı sağladı. Osmanlılar, Kırım Hanlığı'nı kendi topraklarına bağlayarak Ukrayna'nın kuzey sınırlarına kadar ilerledi ve bu topraklarda Türk etkisi derinleşti.
Slavlaşma Süreci ve Kimlik Mücadelesi
Rusların bölgeye yönelik baskı ve asimilasyon politikaları ise Türk kökenli unsurların Slavlaşmasına yol açtı. 1445 yılında Kazan Hanlığı'nın yıkılmasıyla başlayan Slavlaştırma süreci, 1555’te çıkarılan kanunlarla hız kazandı. Hristiyanlığı kabul eden Tatarlar, vergi ve askerlikten muaf tutuldu ve Müslüman Türkler üzerindeki baskılar giderek arttı. 1742 yılına gelindiğinde ise bölgedeki 536 camiden 418’i yıkıldı. Ancak, bu baskılara rağmen Türk kimliği tamamen yok olmadı ve Kazan Türkleri, asırlar boyu kültürel varlıklarını korumayı başardılar.
Rus tarihçileri bile, Rusya’nın temelinde Türklerin olduğunu kabul ediyor. “Hangi Rus’u kazısan altından Tatar çıkar” sözü, bu gerçeği özetler niteliktedir. Aynı durum Ukrayna için de geçerli. Başkent Kiev’de bulunan ve hala “Tureski Garadog” (Türklerin Şehri) olarak bilinen mahalle, Türklerin bu topraklardaki derin köklerini ortaya koymaktadır. Kırım Türkleri dışında, Donetsk bölgesinde Türkçe konuşan, soyadları Türkçe olan Urum Türkleri ve Ukrayna'nın yerel halklarından biri olan Gagauzlar da bu köklü geçmişin bir parçasıdır.
Ukrayna’nın Tarihi Türk Kimliği
Ukraynalı tarihçi Y. Yudenko'nun iddiasına göre, Ukrayna halkının büyük bir kısmı, Peçenek Türklerine dayanmaktadır. Ukrayna’da halkın %60’ının Turan/Türk soyundan geldiği ve bu köklerin, Rus baskıları ve asimilasyon politikalarıyla dilsel ve kültürel olarak Slavlaştığı iddia edilmektedir. Ancak genetik ve tarihsel araştırmalar, bu Türk etkisinin hala izlerini sürmektedir.
Ukrayna’da asırlar boyunca varlığını sürdüren Türk toplulukları, zamanla Slav kültürünün etkisi altında kalsa da, aile isimleri, yerleşim yerleri ve kültürel izler hala bu geçmişi hatırlatıyor. Baydinerko, Peteyko, Kulbaşev gibi Türk kökenli soyadları, Ukrayna’nın Türk kökenli ailelerinin günümüze kadar muhafaza ettiği mirasın bir parçasıdır.
Gelecek Beklentisi: Türk Devletler Teşkilatı
Yüzyıllar boyu Türk devletlerinin egemen olduğu bu topraklarda yaşayan Ukrayna halkı, tarihsel köklerini yeniden keşfetme sürecindedir. Rus saldırılarını püskürttükten sonra, Ukrayna’nın Macaristan gibi Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak katılması, bu köklü bağların yeniden canlanmasına olanak tanıyabilir.
Türkiye ise, bu süreçte Ukrayna ile stratejik ortaklığını sürdürmeli ve bu dost ülkenin yaralarını sarmak için daha fazla çaba göstermelidir. Türk milletinin en büyük hasletlerinden biri, zorluk çekenin yanında olmaktır. Ukrayna'nın tarihsel bağları ve Türk kökenleri, bu halkın gelecekteki kimlik arayışında önemli bir rol oynayacaktır.