Yokluğunda Yaşanan Her Acı
Köşe başında mendil satmaktan başka çaresi olmayan, insanlardan dilenci gibi aşağılayıcı sözler işitip hayatına kahreden teyze gibi... Simit satarken "Bu akşamda kalan simitleri evde yemeyelim" diye düşünen simitçi... Mallar elde kalmasın da şu ev kirasını ödeyeyim diye sarhoşların hırgürünü çeken midyeci... Karısının yaptığı gözlemeleri kahve kahve dolaşıp satan, kumarbazların kötü tavırlarına dayanan gariban gibi... Bir an önce eve gidip dinlenmeyi hayal eden, hayattan bezmiş kasiyer, garson, amele, işçi gibi... Elleri sevgilisiyle gezerken "Ben it gibi çalışıyorum" diye gençliğine kahreden, kimseye muhtaç olmamak için gece başka, gündüz başka işlerde hayatın yükünü sırtında taşıyan anne baba gibi... Hapishanede kader mahkumu olup hasret çeken, hastane köşelerinde acı çekip sağlıklı olmayı hayal eden insanlar gibi... Ülkesinden uzak diyarlarda sokaklara düşen ya da engelli hale gelip ailesine yük olduğunu düşünüp ağlayanlar gibi... Çocuğunun her ihtiyacını karşılamak için sırtlayıp taşıyan anne gibi... Yatalak olup çocuğuna yük olan yaşlı bir insan gibi... Eşinin öfkesi ve şiddeti yüzünden sakat kalan bir kadın, aile içi tecavüze uğrayıp ölüm tehdidi alan bir kız çocuğu gibi... Ne kadar acı varsa, hayata dair her şey... Ben senin yokluğunda hepsini yaşadım. Her gördüğüm acıda, her ızdırapta bizi gördüm. Her yoklukta, her "keşke"de bizi gördüm. Her drama filminde sana ağladım. Her duygusal aşk filminde sen ve ben vardık; sonunda kavuşuyorduk. Her gezide, her aksiyonda, her gurur verici sahnede bizi gördüm. Yaşadığım, şahit olduğum, duyduğum her acıda, her hüzünde, her tebessümde sen vardın. O kadar içindeydin ki hayatımın. O sokakları, o dağları, o şehirleri hep senin ellerinden tutarak gezdim. Seninle ağladım, seninle güldüm, seninle yaşadım her şeyi. Yokluğun ruhumu hançer gibi yaralasa da kalbimde hep senin kalbinin atışı vardı. Ellerimi uzattığımda tutan, sırtımı sıvazlayan ellerin yoktu belki ama sadece kendi acılarımı değil, herkesin acısını da hissettim yüreğimde. Sokaklarda kaybolmuş bir çocuk gibiydim. Bir gün gelip ellerimden tutmanı bekledim.

Köşe başında mendil satmaktan başka çaresi olmayan, insanlardan dilenci gibi aşağılayıcı sözler işitip hayatına kahreden teyze gibi... Simit satarken "Bu akşamda kalan simitleri evde yemeyelim" diye düşünen simitçi... Mallar elde kalmasın da şu ev kirasını ödeyeyim diye sarhoşların hırgürünü çeken midyeci...
Karısının yaptığı gözlemeleri kahve kahve dolaşıp satan, kumarbazların kötü tavırlarına dayanan gariban gibi... Bir an önce eve gidip dinlenmeyi hayal eden, hayattan bezmiş kasiyer, garson, amele, işçi gibi... Elleri sevgilisiyle gezerken "Ben it gibi çalışıyorum" diye gençliğine kahreden, kimseye muhtaç olmamak için gece başka, gündüz başka işlerde hayatın yükünü sırtında taşıyan anne baba gibi...
Hapishanede kader mahkumu olup hasret çeken, hastane köşelerinde acı çekip sağlıklı olmayı hayal eden insanlar gibi... Ülkesinden uzak diyarlarda sokaklara düşen ya da engelli hale gelip ailesine yük olduğunu düşünüp ağlayanlar gibi... Çocuğunun her ihtiyacını karşılamak için sırtlayıp taşıyan anne gibi... Yatalak olup çocuğuna yük olan yaşlı bir insan gibi... Eşinin öfkesi ve şiddeti yüzünden sakat kalan bir kadın, aile içi tecavüze uğrayıp ölüm tehdidi alan bir kız çocuğu gibi... Ne kadar acı varsa, hayata dair her şey...
Ben senin yokluğunda hepsini yaşadım. Her gördüğüm acıda, her ızdırapta bizi gördüm. Her yoklukta, her "keşke"de bizi gördüm. Her drama filminde sana ağladım. Her duygusal aşk filminde sen ve ben vardık; sonunda kavuşuyorduk. Her gezide, her aksiyonda, her gurur verici sahnede bizi gördüm. Yaşadığım, şahit olduğum, duyduğum her acıda, her hüzünde, her tebessümde sen vardın. O kadar içindeydin ki hayatımın. O sokakları, o dağları, o şehirleri hep senin ellerinden tutarak gezdim. Seninle ağladım, seninle güldüm, seninle yaşadım her şeyi.
Yokluğun ruhumu hançer gibi yaralasa da kalbimde hep senin kalbinin atışı vardı. Ellerimi uzattığımda tutan, sırtımı sıvazlayan ellerin yoktu belki ama sadece kendi acılarımı değil, herkesin acısını da hissettim yüreğimde. Sokaklarda kaybolmuş bir çocuk gibiydim. Bir gün gelip ellerimden tutmanı bekledim.